Devlet şiddetinin pornografik ve sistematik uygulayıcılarından İsrail devleti, Filistin Sağlık Bakanlığı'nın açıklamasına göre Cenin kampı baskınını takip eden, hem Filistinli hem Hristiyan, aynı zamanda ABD vatandaşı da olan ve uluslararası basın kuruluşu Al-Jazeera'nin 25 yıllık muhabiri Şirin Ebu Akile'yi öldürdü.
İsrail devleti her ne kadar kurşunun adresi belli değil dese de olağan şüpheli olarak bir kez daha el yükseltmiş görünüyor. ABD, belki vatandaşı olduğu için tonu yüksek tepki verdi. Beyaz Saray Sözcü Yardımcısı Karine Jean-Pierre "Şirin Ebu Akile'nin öldürülmesini şiddetle kınıyoruz ve ailesine baş sağlığı dileklerimizi iletiyoruz. Ölümüne yol açan olayların ortaya çıkarılması için esaslı bir soruşturma çağrısı yapıyoruz" dedi.
Şirin Ebu Akile'nin vurulduğu olayda yaralanan gazeteci Ali Samudi de olayın tanığı olarak bölgede Filistinli silahlı kişi olmadığını söyledi.
Filistin Kurtuluş Örgütü(FKÖ)'ne göre İsrail güçleri 2000 yılından bu yana Filistinli 55 gazeteciyi öldürdü.
Bugün İstanbul'da İsrail Konsolosluğu önünde cinayeti protesto eden Filistinli gazeteciler, Al Jazeera yönetim ve çalışanlarının Şirin Ebu Akile'nin sözlerinden aktardıkları gibi Şirin Akile "İsrail-Filistin savaşını değiştiremese de Filistinlilerin sesi olabilmiş" bir gazeteci. Zira 12 yıldır Türkiye'de yaşayan Faslı Meryem Khadar T24'e konuşurken "Şirin bizim sesimizdi. O sesi susturdular" diyor:
"Ben Şirin'in sesiyle büyüdüm. Çocukken babamla Şirin'in haberlerini izlerdik. Okuldan geldiğimde evde sessizlik olur, sadece Şirin'in sesi duyulurdu. Sıcak gelişmeleri ondan alırdık. Bugün Şirin acil haberimiz. Şirin'i susturdular. Daha önce de kurşunlar isabet etmişti ama bu sefer idam edildi. Filistinli kardeşlerimizin yaşadığı vahşeti anlatandı. Gözümüzü açtı. Gerçeği anlattı. Bugün ben bütün Arap çocuklarının sesiyim. Eminim bugün hepsi aynı şeyi hissediyor. İsrail işgal ülkesine nefretimiz var ve bu hiçbir zaman değişmeyecek. İsrail birini susturmak istiyorsa sonrasını düşünmüyor çünkü hiç kimsenin hakkını alamayacağını biliyor, hesap vermeyeceğini biliyor. Birini soğuk kanlı bir biçimde öldürmek İsrail devleti için normal. ABD vatandaşı olmasının da bir önemi yok. Çünkü o bir Filistinli."
Çalışma arkadaşı Amir Lafi'nin cinayeti ilişkin verdiği bilgiler de önemli. Görgü tanığı gazetecilerle görüşmeler yaptığını aktaran Lafi, Şirin Abu Akile'nin doğrudan hedef alındığını belirtiyor: "Şirin kasten öldürüldü. Keskin nişancı öldürmüştür. İsrail bunu dolaylı olarak itiraf etmiştir. Olay yerindeki arkadaşlarımız herkesin yeleklerinin ve kasklarının olduğunu, İsrail askerlerinin kendilerinin nerede olduğunu bildiğini söylüyor. Kaldı ki Şirin'in bulunduğu yer çatışmanın olduğu yerin arkasındaydı. Çatışma önde Şirin arkada. Şirin hem bazen Ramallah'ta bazen de ailesi orada olduğu için Kudüs'te kalıyordu. Normalde o gün çalışmayacaktı. Ancak yurtdışından gelecek abisi ile vakit geçirebilmek için o gün çalışmayı istemiş. Şirin bizim için okuldu. Mesleğe başlamadan önce onu takip ederdim. Yüz yüze hiç tanışmadık ama telefonda hep konuşuyordu. Suriye savaşı başladığında ben bölgeye geçince o da İstanbul büroya gelmişti. Ben de Filistinliyim. Ben de savaşı gördüm. İsrail için öldürdüğü kişinin kadın, çocuk, erkek olması önemli değil. İsrail'de bir söz vardır: 'En iyi Filistinli ölü Filistinlidir' diye. Al-Jazeera'nin İstanbul yöneticisi Türkiye Al Jazeera Genel Müdürü Abdullazim Muhammed de Şirin Ebu Akile'nin İsrail güvenlik güçleri tarafından bilinen bir isim olduğunu, vurulduktan sonra sağlık ekiplerinin engellendiğini söyleyerek Türkiye'ye de sitemini dile getirdi: "Şu ana kadar Türkiye makamlarından bu suça karşı resmi bir açıklama yapılmamış durumda. Türkiye'den bu suça, cinayete karşı resmi adım atılmasını rica ediyorum."
Konuyla ilgili açıklama dün İletişim Başkanı Fahrettin Altun'dan gelmişti. Altun İngilizce mesajında üzüntülerini dile getirirken "adaletin sağlanması için şeffaf, düzgün ve çift taraflı bir soruşturmanın gerekli" olduğunu söyledi.
En büyük korkusunun bir gün kendisinin haber olması olduğunu öğrendiğimiz Şirin Ebu Akile için, polis bariyerlerinin gerisinde yapılan açıklamaya Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu, Filistinli Gazeteciler Birliği'nden Taha Oda, Uluslararası Medya Birliği'nden Metin Turan, Uluslararası İletişim Platformu'ndan Yusuf Ziya Çatak da katılanlar arasındaydı.
Herkesin ortak cümlesi "cinayetin takipçisi olmak"tı. Söz konusu İsrail devleti olduğunda uluslararası hukukun ne kadar çalışacağı, Filistinli gazeteci Şirin Ebu Akile'nin unutulup unutulmayacağı meşru bir soru olarak burada kalsın.