Geçtiğimiz günlerde Türkiye’ye gelen Suriye’nin kuzeyindeki Kürt bölgesi Rojava’da faaliyet gösteren Yekitiya Star (Kadın Birliği) örgütünün Dış İlişkiler Sorumlusu Helime Yusif ile Rojava’da son dönemde yaşananları konuştuk. Bölgede en çok merak El Kaide’ye bağlı örgütlerin varlığı ve yaşanan çatışmalar. Yusif üç ay boyunca yoğun çatışmaların yaşandığını ve Rojava’nın El Kaideye bağlı gruplardan temizlendiğini söylüyor. “Eğer biz bu direnişi göstermeyip savaşmasaydık, El Kaideye bağlı çeteler daha da güçlenecekti” diyor. Yusif, çetelerin zaman zaman intihar saldırıları yaptığını; ancak bütün sınırların geri alındığını vurguluyor.
Rojava’da şu anda durum görece sakin.
Türkiye-Suriye sınırı tarihsel olarak bir demiryolu hattıyla ayrılıyor. Ser xete yani hattın üstü Türkiye, Bin Xete hattın altı yani Suriye. Demiryolunun iki tarafındakiler akraba. Fransızlar’ın 1920’lerde çizdiği hatla ayrılan daha sonraki tarihlerde Türkiye’den giden/kaçan Kürtlerin yerleştiği bölge. Yapay bir sınır aslında. Helime Yusif de özellikle Kürt bölgelerine açılan sınır kapılarındaki uygulamanın rahatlaması, kapıların açılması; hem yardım hem de insan geçişlerinin kolaylaşması gerektiğini söylüyor.
Suriye’de iç savaş başlayınca, Türkiye Suriyeli Kürtlerin ‘farkına vardı’, tabii ki o bölgede en etkin güç olan PYD’nin de. Bölgede birçok Kürt grup var. Ama etkileri tartışılır. Türkiye her ne kadar PYD lideri Salih Müslim’i Ankara’ya davet etmiş olsa bile ilişkiler iyi değil. Türkiye daha çok Rojava’yı Barzani cephesi üzerinden kontrol etmek istiyor.
Peki bu ne kadar mümkün?
Helime Yusif’e göre şu an için mümkün değil. Barzani’nin Rojava’da tabii ki bir etkisi var. Ama Yusif’e göre asıl konu Kürtlerin çatışması ya da birbirlerini sıkıştırması olmamalı. Önemli olan bir arada mücadele etmesi ve gelecek için karar vermeleri. Bu konuda yakın zamanda Barzani’nin politikasını değiştireceğini düşünüyor.
Özellikle üç bölgede ilen edilen geçici hükümet yapısı ise geleceğe yönelik bir hazırlık gibi görünüyor. “Öyle mi?” diye soruyoruz. ‘Hem öyle hem değil” diyor Yusif. Rojava’nın şu anda sorunları var. Öncelikle bu sorunları çözmek hayatı devam ettirmek, güvenliği sağlamak, eğitim, gıda, sağlık her türlü sorunu çözmek, yani hayatı örgütlemek gerekiyor. İkincisi ise ileriye yönelik olarak sadece Kürtler değil, Araplar, Asuriler yani herkesin karar alma mekanizmalarında olacağı ve geleceğe yönelik birlikte karar alabileceği yapılar bunlar” diyor.
Sistemin Afrin, Kobane, Cizre, Haseke gibi bütün kentleri kapsayacağını söyleyen Yusif, “Rojava Hükümeti’nde bütün kimlikler kendi kimlikleriyle yer alacak. Seçimler yapılacak ve halk iradesiyle oy verecek. Rojava, Suriye bütünlüğünün demokratik özerk bir parçası olacaktır.
Yusif bize iç bölgelerden kaçarak Rojava’ya gelen, bir anlamda sığınanlardan söz ediyor. “Rojava’yı güvenli bölge olarak görüyorlar. Kimse dışlanmıyor. Ve gelecekte herkes birlikte karar vermek zorunda.
Söz Cenevre’de düzenlenecek konferansa geliyor. Cenevre’de Kürtleri kim temsil edecek? Kürt Ulusal Konseyi mi yoksa PYD’nin de içinde bulunduğu Yüksek Konsey mi? Yusif bu sorunun yakın zamanda çözüleceğini ve önemli olan Rojava’nın haklarını en iyi kim temsil edecekse o yapının hareket geçmesi.
Gelecek tasavvuru?
Yani özerk bir bölge mi, federal bir yapı mı yoksa Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi bir örnek mi? “Hepsi olabilir” diyor ve ekliyor: “ama İsviçre modeli ya da başka bir model de olabilir”. Görünen o ki Rojava’da yaşayanlar Esad’lı ya da Esad’sız bir Suriye’de herhangi bir isim ya da yapı altında özerk yaşamaya doğru gidiyor gibi.
Bu nedenle Türkiye açısından Irak örneğinini hatırlatmakta yarar var. 10 yıl önce Iraklı Kürtlerle ilgili politika ve söylem hala akıllarda. Bugün gelinen noktaysa ortada. Suriye konusunda da geç kalamamak gerekiyor. Üstelik, Türkiye’de bir barış süreci yaşanırken.