Yüzde 40, yüzde 28, yüzde 16 ve yine yüzde 16.
"Utanç verici, yüz kızartıcı, sefilin de sefili oranlar!.."
Geçen akşam TV'de ‘Kim Milyoner Olmak İster' yarışmasında soru şu:
"1924 ve 1961 Anayasalarında Türkiye'nin başkenti neresi?.."
Dört şık var, İstanbul, Ankara, Erzurum, Sivas.
23, 24 yaşlarında gösteren cicili bicili hanım kızımız soruyu bilemiyor, seyirciden yardım istiyor.
Bir yarışmada normaldir, araya 1924 ve 1961 Anayasaları yerleştirilse de, Türkiye'nin başkenti neresidir diye soruluyor. Şimdi sıkı durun:
"Seyircinin yüzde 40'ı Ankara, yüzde 28'i Erzurum, yüzde 16'sı İstanbul, yine yüzde 16'sı Sivas cevabı veriyor."
Kurtuluş Savaşı'na giden süreçte Erzurum ve Sivas, kongrelerden akılda kalan kırıntılar olsa gerek.
Bu oranlar sorunun muhatabı olan cicili bicili hanım kızımızın kafasını iyice karıştırıyor, yarı yarıya joker hakını kullanıyor.
İki yanlış yanıt çıkıyor, geriye Ankara ve İstanbul kalıyor, cicili bicili hanım kızımız "başkentin Ankara olduğunda" karar kılıyor.
Seyircinin yarısından fazlası yüz yıllık başkentin Ankara olduğundan emin değil!..
Rezalet mi, kepazelik mi, perişanlık mı, nedir bu?..
Eğitimdeki aymazlığın aynası, cehalet ötesi.
Vardı ya, bir rektör yardımcısı, adının önünde "Profesör" yazan Bülent Arı diye biri, o diyordu ya:
"Okuma oranı artıkça, beni hafakanlar basıyor, ben her zaman cahil halka güvendim."
Bu "profesörü (!)" AKP çok takdir ediyor, onu YÖK Denetleme Kurulu üyeliğine atıyor.
Uygundur, yerindedir!..
"Yüzde 46.3", bu da bir başka vahim oran.
CHP, İYİ Parti, Saadet Partisi, Demokrat Parti 5 Mayıs 2018'de, yani dört yıl önce bir araya geliyor, "Millet İttifakı'nı" oluşturuyor.
Yaklaşık üç ay önce dört partiye DEVA ve Gelecek Partisi katılıyor, "Altılı İttifak" oluşuyor.
Üç aydır davul çalınıyor, "Altılı ittifak" diye... Altı parti toplanıyor, törenler düzenleniyor, bildiriler yayınlanıyor.
Sonuç:
"Metropoll'ün araştırmasına göre, halkın yüzde 46.3'ünün böyle bir ittifaktan haberi yok!.."
Yani, halkın yarısı bu ittifakı bilmiyor.
Halkın yarısı altılı ittifaktan habersiz ise:
"Ya burada ittifak partilerinin iletişim hatası var,
ya AKP medyanın yüzde doksanını denetlediği için halkın haberlere ulaşmasını engelliyor,
ya da her ikisi birden."
Hangisi ise, sonuç AKP'nin işine yarıyor.
Halkın haberlere ulaşmasını engelleme... AKP iktidarının en temel alanlarından biri.
Ya medyayı denetleyerek ya da basın özgürlüğünü iğdiş eden uygulamalara, yasalara yenilerini ekleyerek...
Uygulama zaten malum, basın ve ifade özgürlüğü yıllardır zincirlenmiş durumda. Dünyada Çin ve Rusya'dan sonra gazetecilerin en çok ceza gördüğü, hapis yattığı ülkelerden biri Türkiye.
Bununla kalmıyor.
"Şu anda 510 bin web sitesi ve Internet sayfasına erişim engeli var."
Sosyal medya çağında kim engelliyor?.. Liste müthiş:
"Milli Piyango İdaresi, Spor Toto, Türkiye Futbol Federasyonu, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu, Jokey Kulübü, Sermaye Piyasası Kurulu."
Bu kurum ve kurulların engelleme yetkisi var ama...
Alın size bir hukuksuzluk örneği daha:
"Anayasa Mahkemesi 13 Ocak 2022 tarihinde basın özgürlüğüne aykırı bulduğu o yetkiyi iptal ediyor, kaldırıyor."
Sonra ne oluyor?..
Ne olacak, son yıllarda olan oluyor:
"Erişim engelleri devam ediyor."
Hukuk bir kez daha ayaklar altına alınıyor.
Halkın haber alma özgürlüğüne yeniden darbe vuran bir tasarı daha şu anda Meclis'te.
"Bir şirketin itibarına zarar verecek, güvenirliği konusunda kamuoyunda tereddüt yaratacak haber yazan gazetecilere bir yıldan üç yıla kadar hapis ve para cezası geliyor."
Hangi şirketler için?..
AKP'nin güvendiği ve iş yaptığı şirketler için.
Aynı tasarıda vergi kaçakçılarına af geliyor. Kim bilir bu kaçıncı af?..
Kaçakçıya af, gazeteciye hapis!..
Yavuz ve Averof
Her şey birbiriyle bağlantılı, en ilgisiz görünen bir olay bile.
Yunanlıların ünlü savaş gemilerinden "Averof zırhlısı"...
Birinci Dünya Savaşı sırasında İstanbul'un işgalinde Boğaz'da demirleyen gemilerden biri.
Şimdi çok eski ve modası çoktan geçmiş, ancak Yunanlılar ne yapıyor?..
"Averof zırhlısını müzeye dönüştürüyor, geçenlerde o gemide tören düzenleniyor."
Aynı yıllarda, bizim Almanlar'dan alıp adını değiştirdiğimiz ünlü "Yavuz zırhlısı" var, efsane bir savaş gemisi. Bizim için tarih olan bir gemi.
"Yunanılar kendileri için tarih olan Averof'u müze yaparken...
Biz Yavuz'u, artık işe yaramaz gerekçesiyle, jilet yaptık, yok ettik!.."
Uygarlıkta, tarih bilincinde aradaki farkı gösteriyor.
"Müze ile jilet arasına sıkışmış uygarlık farkı!.."
Bunca hayat pahalılığına, yolsuzluk iddialarına, üç, beş şirkete verilen garantilerle halkın cebinden çıkan milyarlarca liraya, ağır yoksulluğa, tarımın çökmesine, çevrenin talan edilmesine, hukukun üstünlüğünün yok edilmesine ve otoriter rejime rağmen, AKP hala yüzde 30'larda görünen oya sahip.
Nasıl oluyor?..
"Seyircinin ancak yüzde 40'ı Ankara'nın başkent olduğunu biliyorsa,
cehalet bu ölçüde kol geziyorsa,
medya bu ölçüde denetim altında ise,
halkın yüzde 46.3'ü altı muhalefet partisinin bir araya geldiğini bilmiyorsa,
basın özgürlüğü hâlâ kısıtlama yoluna gidiliyorsa,
evet AKP oyları eriyor,
ancak, beklendiği kadar değil, AKP'nin imdadına cehalet ve baskı yetişiyor."
Müze ile jilet arasındaki farkı unutmadan.