Kendini ne zannediyorsun? Hüküm edenlerle kendini nasıl aynı seviyede görürsün? Eşitlik mi demiştin? Yeni Türkiye’de eşitlik senin boyun eğmenle ve asla bu soruyu kendine sordurmamanla başlar… Sen olsan olsan bir çapulcu, köylü, işçi, memur olabilirsin… En fazla benim lütuf ettiklerimle yaşayabilirsin… Bu cümleleri kendi kendinize çok fazla tekrarlamamanızı tavsiye ederim… Başkaldırı etkisi yaratıyor…
Sürekli tekrarlanan saçmalıklar, yalanlar, hiç bir mantık hesabında doğrulanamayan sabuklamalar, kabul gören gerçekler oluyorlar zamanla…. Bir masal anlatalım mı? Mesela düşünün Selahattin Demirtaş, Devlet Bahçeli ve Kemal Kılıçdaroğlu’na TRT yayin zamanı vermiş… Bakın üçüne ayrılan zamanı toplayıp üçle çarpıp bir ekleyince haşmetli padişahımıza verilen zaman kadar ediyormuş…. Böyle bir acıyla yaşayabilir misiniz? TRT müdürünü hemen kınamalıyız… Padişahımızı mağdur etmiş… Nedir bu böyle… Ramazanın rehavetine kapılıp kalbura bastı hayalleri kurarken yoksa unutmuş mu?
Türkiye’de tüm çocuklar büyüyünce başbakan, olmadı başbakan yardımcısı, veya bakan olma hayalleri kurmalı… Çünkü hiçbir yaptırımı yok, istediğinizi söyleyebilirsiniz, istediğinizi hedef gösterebilir, hatta dövebilirsiniz… Evet ne güzel değil mi? Yani, oğlunuz orta okulda bir kavgaya karıştıysa bilirsiniz, cezası vardır, disiplin işlemleri vardır, günlerce kağıt imzalarsınız, psikologlara gidersiniz, külfetlidir yani. Ama gereklidir de… Yanlışlar cezalandırılmalı, doğrular başarılar ödüllendirilmelidir. Bu iyi bir disiplinin ve aynı zamanda da adaletin temelidir…
İki dilim baklava çaldığı için kaç ay hapse mahkum olmuştu o küçük çocuklar? Arabanızı yanlış yere park ettiğinizde ne kadar ceza ödüyorsunuz? Ya da kredi kartı borcunuzu zamanında ödeyemediğinizde? Vergi borcunuzu yok sayabilir misiniz? Neden sizi son derece sinir eden meslektaşınızın üzerine yürümüyorsunuz şöyle iki üç akrabayı yanınıza alarak? Neden komşunun evine kapı kırıp yerleşmiyorsunuz? Bu saçma sorulara dün benim cevabım çünkü bunları yapmanın bedeli ağır olur şeklinde olurdu. Bugünse cevabım farklı…
Yani meclisten 60 AKPli bir MHPli milletvekiline saldırdılar, bu saldırı MHP tarafından kınandı. Ardından CHP ve HDPliler Sinan Oğan’a geçmiş olsun dediler, saldırıyı kınadılar… Ama AKP? Ses çıktı mı? Yani ses çıktı mı derken, özür geldi mi? Kınama geldi mi? AKP yandaşı kalemler bunu değer görüp yazdılar mı… Benim gördüğüm tepkiler şöyleydi… "Canım ne büyütüyorsun, hep olur bu, mecliste her gün kavga var, her gün dayak var. Ayrıca bak Oğan da kışkırtıcı konuşmuş di mi ama…” Yani bu normal işte, kabul et… Bunun bir yaptırımı da yok anladığım kadarıyla…
Gelecek seçimlerde tüm muhalefet partilerine tavsiyem listenin en üst sırasını boks, güreş, karate gibi dövüş sporlarında üstün başarılar elde etmişlere ayırmalarıdır. 2015teki seçimlerde meclise girme hayalleri kuranlara da tavsiyem, acilen kendini koruma, ve hatta saldırma derslerine başlamaları… Öyle spor ayakkabı falan uğraşmayın yalnız, takım elbiseli olarak dövüşeceksiniz…
Haaa bu arada… sen kimsin sorununun iki olası cevabı var… siz ya devletin kaynaklarını elinde tutansınız… ya da çöpsuz üzüm… hani diyorlar ya, bitmeyen Erdoğan nefreti, bitmeyen anti-AKP nefreti… Baktığınız zaman kim aşağılıyor, kim saldırıyor, kim zenginleşiyor…. Nefret gözüküyor evet ….
Bağlamadan başka birşey çalmayanlara, kimliğiyle gurur duyanlara, mağdurun yanında duranlara, SEN KİMSİN çıkışı çok güzel gösteriyor nefret nereden geliyor… Sizi izlemeye devam ediyoruz her daim büyüleyicisiniz TV ekranlarında… ama keşke biz kimiz sormak zorunda kalmasaydınız… Keşke bizi bu kadar çabuk unutmasaydınız.