Alman Sağlık Bakanı Jens Spahn İngiliz-İsveç şirketi Astra Zeneca’nın aşısını geçici olarak durdurdu. AB, aşı konusunda deyim yerindeyse fokur fokur kaynıyor. Kaynayan kazanın başında da Avusturya Başbakanı Sebastian Kurz var. Aslında AB’nde aşı nüfus oranına göre eşit dağıtılacaktı. Ancak Avusturya Hükümeti, ele geçirdiği gizli bir listeye dayanarak, bu kuraldan vaz geçildiğini iddia etti. Yeni aşı listesine göre, en kârlı çıkan AB ülkesi Malta. Malta’yı Almanya takip ediyor. Almanya kendi payına düşen miktardan bir milyondan daha fazla doz aşıya erişmiş. Bu, AB’ndeki toplam aşı miktarının %11’ine karşılık geliyor. Ele geçirdiği listeyi bazı AB ülke başbakanları ile paylaşan Sebastian Kurz, “Gözlerimize inanamadık” diyor. Ocak ayında AB Komisyonu’nda varılan uzlaşmayı hatırlatan Kurz, kızgınlığını “sanki pazarda gibiyiz” sözleri ile belirtiyor. Komisyon, Kurz’un iddiasını dolaylı da olsa doğruladı ve İngiliz İsveç ortaklı Astra Zeneca’nın teslimatta gecikmesini gerekçe gösterdi.
Astra Zeneca aşısı, AB’nin de adeta günah keçisi haline geldi. Sonunda Hollanda da Astra Zeneca aşısını, yan etkilerini gerekçe göstererek, kullanmayı askıya aldı. Söz konusu aşıyı, aşılama sonrası kanın pıhtılaşması ve tromboz tehlikesi yüzünden ilk durduran Danimarka olmuştu, onu şu ana kadar 12 ülke daha takip etti. Astra Zeneca, yaptığı son açıklamada, 1 milyon 700 bin kişiye vurulan aşı hakkında ayrıntılı bir analiz yapıldığı ancak yan etkiler ile aşı arasında bir bağ bulunmadığını belirtti. Avrupa İlaç Ajansı’nın lisans verdiği aşılar arasında etkinlik oranı daha düşük olan ve maliyetine satılan Astra Zeneca aşısı hakkında, başından beri tereddütlü açıklamalar yapılıyor. En son, lisans veren Avrupa İlaç Ajansı EMA da aşının alerjiye neden olabileceğini açıkladı. Dünya Sağlık Örgütü ise aşının kullanılmaya devam edilmesini istiyor. Hal böyle olunca vatandaşlar arasında da aşıya karşı oluşan şüphe büyüyor. Kimse ikinci sınıf olmak istemiyor.
AB’nde bir başka tereddüt yaratan açıklama da aşı pasaportu ya da kimliğinin sadece EMA tarafından onaylanan aşılar için verileceğine dair. DW’nin haberine göre, açıklamayı Komisyonu'nun İçişlerinden Sorumlu Komiseri Ylva Johansson yaptı. Bu ya talihsiz bir açıklama ya da hakikaten AB, derin bir çaresizlik içerisinde. Birincisi bu kriterlere göre verilen aşı kimliğinin seyahat için büyük bir bağlayıcılığı olmaması gerekiyor. Bağlayıcı olacaksa da AB’nin aşıyı yasal olarak bir zorunluluk haline getirmesi gerekiyor. İkincisi de AB içerisinde bazı ülkeler çoktan Rus ve Çin aşısını kullanmak için girişimde bulunmaya başladı bile. Çünkü AB içinde aşı tedariki beklenenden çok daha yavaş ilerliyor ve insanlar hayatını kaybediyor. Ölüm oranı en yüksek seyreden ülkelerden Slovakya, 2 milyon doz Rus aşısı ısmarladı dün. Macaristan, AB’nden bağımsız olarak hem Rus hem de Çin aşısına acil durum lisansı verdi. Fransa, “yoksa AB aşı kimliği tehlikeye girer” diyerek, EMA’nın onaylamadığı aşıların kullanılmaması konusunda, kullanan ve kullanacak olan ülkeleri uyardı. Aşı meselesi bir siyasete dönüşmek üzere, hatta dönüştü bile. Çin ve Rus aşısına izin veren ülkeler AB Komisyonu’nu bir şekilde takmadığını gösteriyor, uyarıda bulunan ülkeler ise diğerleri üzerinde baskı kuruyor. Eğer aşı kimliğine sadece EMA’nın lisans verdiği aşılar kaydedilecekse, AB diğerlerini kullanan vatandaşlarını ikinci sınıf olmaya itecek demektir. AB ülkeleri Porselen dükkanındaki filler gibiler. Bir yandan filler tepişirken, öte yandan porselenler kırılıyor, yani olan aşı bulamayan vatandaşa oluyor. Peki, eğer sadece Avrupa İlaç Ajansı’nın izin verdiği aşıyı olanlar seyahat edebilecekse, AB Çin, Rus ya da Küba aşısı olan kimseyi kabul etmeyecek mi? Madem AB, aşı konusunda bu kadar titiz, Astra Zeneca aşısına EMA nasıl izin verdi? Ya da EMA’ya ne kadar güveneceğiz?