Gazeteci Fulya Canşen havaalanı deneyimini yazdı: Pasaport kontrolünde uzun kuyruklar var; şikayet edenlere "uçabildiğinize şükredin" dendi
Hakan Aksay

Haberler

Hakan Aksay

Yükleniyor...

Gazeteci Fulya Canşen havaalanı deneyimini yazdı: Pasaport kontrolünde uzun kuyruklar var; şikayet edenlere "uçabildiğinize şükredin" dendi

Köln

Hafta sonu İzmir’den Düsseldorf’a uçtum. Uluslararası yolculuk Koronavirüs günlerinde gerçekten bir dert. Biliyorsunuz öncelikle test yaptırmak zorundasınız. Türkiye’de bu artık sorun değil. Devlet hastanelerini bilmiyorum ama özel hastanelere randevu almadan gidebiliyorsunuz. Test sonuçları da beklenenden çabuk geçiyor elinize. Yolculuklar azaldığı için olsa gerek sıra beklemiyorsunuz. Yolculuğunuzdan 48 saat önce yaptırmanız gerektiğini unutmayın. Hastaneler test sonuçlarını maille de yolluyorlar ama siz siz olun testi ıslak imzalı haliyle almadan yola çıkmayın. Uçak şirketiniz orijinalini görmekte ısrar edebilir.  Bu test sonucunu zaten Check-in yaparken gösteriyorsunuz sadece, diğerlerinde farklı olabilir ancak Düsseldorf havaalanında kimse test sonucunu görmek istemedi. Eğer Almanya’ya gidiyorsanız internet üzerinden sağlık dairelerine baş vurmanız gerekiyor. Eskiden doldurulan formların yerine geçiyor bu başvuru. İzmir Havaalanı'nda yolcuların bir kısmının bunu yapmadığına, dolayısıyla form doldurduğuna tanık oldum. Bu da hem uçağa binmeyi geciktiriyor hem de ortamı geriyor.

Koronavirüs günlerinde gitmek mi zor kalmak mi?

Havaalanları maalesef balık istifi, İzmir’de de Düsseldorf’ta da Check-in ya da pasaport kontrolü beklenirken iki metrelik mesafeye dikkat etmek neredeyse mümkün değil. Kontroller uzun sürdüğü için kuyruk uzadıkça uzuyor ve mekanların dar olması sebebi ile dip dibe ilerliyorsunuz. Yani test yaptırdıktan sonra Koronavirüs kapanların herkese bulaştırması an meselesi. Bundan şikayet eden yolculara ise güvenlik görevlileri genellikle “Siz uçabildiğinize şükredin” gibi sert tepkiler verebiliyor. Avrupa’nın pek çok ülkesinde, Almanya’nın ise pek çok eyaletinde Türkiye gibi riskli bölgelerden gelenlere 10 günlük karantina var. Benim yaşadığım Kuzey Ren Vestfalya Eyaleti ise istisna yapıyor ve sadece mutasyonun fazla olduğu çok riskli ülkelerden gelenlere karantina uyguluyor.

Maskeler fazla diye mi zorunlu oldu?

Yurtdışına çıkacaksanız, ki turist olarak çıkmanız çok zor bugünlerde, sıkça değişen kuralları ayrıntıları ile okumanızı tavsiye ederim. Almanya’da mesela birkaç haftadır maske zorunluluğu olan yerlerde FFP 2 ya da tıbbi maske takma zorunluluğu var. Bu zorunluluğun resmi nedeni, halkın mutasyonlu virüse karşı daha iyi korunacak olması. Ancak dost sohbetlerinde ve alternatif haber kaynaklarında, federal sağlık bakanlığının ilkbaharda bu maskelerden gereğinden fazla hem de çok pahalıya satın aldığı, iki yıl sonra kullanım süresi sona ereceği için böyle bir zorunluluk getirildiğinden söz ediliyor. Der Spiegel dergisi de Sağlık Bakanı Jens Spahn’ın inisiyatif kullanarak İsviçreli bir firmadan 350 milyon euroluk maske satın aldığını, bu alanda lobi çalışması yapan ve muhafazakar partinin eski genel sekreterinin kızı ile ilişki içinde olduğunu yazdı. Federal sağlık bakanlığı tanesi yaklaşık beş buçuk euroya satın aldığı maskeleri eczaneler üzerinden 2 euro karşılığında halka dağıtıyor. Söz konusu lobici, bazı eyaletlere aynı maskelerin tanesi 10 euroya yakın satılmasına da aracılık etmiş. Alman sağlık bakanının Türk mevkidaşı gibi hastaneleri yok ama eski bir ilaç sektörü lobicisi olması pek çoğumuzu şüpheye düşürüyor.

Karnaval iptal edilince

Düsseldorf’a gelir gelmez fark ettiğim en önemli şey vatandaşların artık Koronavirüs önlemleri yüzünden stres içinde ve sinirli olmasıydı. Koronavirüs olmasaydı bugün mesela, karnaval zirve noktasına ulaşacak, karnavalcılar sokakları doldurup müzik eşliğinde eğlenecekler dolayısı ile bütün yılın stresini atmış olacaklardı. İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana Kuzey Ren Vestfalya sokakları ilk defa bu kadar boş ve sessiz. AB ülkeleri de sinirini stresini birbirinden çıkarıyor bugünlerde. Almanya’da bazı eyaletlerin koyduğu seyahat yasağı AB’nin eleştiri oklarını Berlin’e yöneltti. Hafta sonu boyunca, Sachsen ve Bavyera eyaletleri ile Avusturya’nın Tirol bölgesi ve Çek sınırı sıkı bir biçimde kontrol edildi ve binlerce kişi geri gönderildi. Acil durum halini uzatan Çek Cumhuriyeti ve Tirol’den sadece Alman olanlar ve Almanya’da oturum hakkı bulunanlar sınırı geçebiliyorlar. Doktorlar, yaşlı ve hasta bakımında çalışanlar, tır şoförleri ile sezon işçileri için de istisna yapılıyor. Avrupa Komisyonu’nun sağlıktan sorumlu komiseri, Almanya’yı sert bir dille eleştirerek, sınırları kapatmak yerine daha fazla aşı ve mutasyonları tespit etmek için sekans analizi yapmanın daha efektif olacağını hatırlattı. Çekler ise sosyal medya üzerinden Almanya’yı protesto ederek, hükümetten misilleme yapıp Almanya’ya sınırını kapatmasını istediler. Sınırları kapatmanın yarardan çok zarar getireceğini savunan Avusturya Dışişleri Bakanı da Almanya’nın Viyana Büyükelçisi'ni makamına çağırdı. Almanya Cuma günü Slovakya’yı da mutasyonlar yüzünden “çok riskli bölge” ilan etti. Tır şoförlerine test yaptırmak gibi alınacak önlemlerin yerine getirilmesinin çok zor olduğuna dikkat çeken Slovakya hükümeti, Berlin’e diplomatik bir nota gönderdi. Fransa’da da mutasyon sayısı artıyor, Fransa sınırı da kapanırsa pek şaşırmamak gerekiyor. Berlin’e asıl eleştiri Alman sanayicilerinden geldi. Sınır kontrolleri yüzünden malzeme ve personel sıkıntısı yaşanacağını ifade eden Alman Sanayiciler Birliği, otomotiv sektörünün fabrikalardaki üretimi durdurmasının an meselesi olduğunu vurguladı. Alman otomotiv sanayii özellikle Çek Cumhuriyeti, Slovakya, Romanya, Macaristan ve Kuzey İtalya’dan ihtiyaca göre yedek parça ithal ediyor. Sınırların kapanması tedarik zincirinin işlemesini zorlaştıracağından üretimi de olumsuz etkileyecek.

BionTech CuraVac patenti versin

Evet bu eleştiriler, protesto çağrıları ülke ekonomileri açısından elzem olabilir ama ben şu tür çağrıları daha önemli buluyorum. Aralarında Sınır Tanımayan Doktorlar, Uluslararası Şeffaflık ve Af Örgütü'nün de bulunduğu 20’den fazla dernek, Alman hükümetine bir açık mektup yazarak, yoksul ülkelerin de aşıya erişimini sağlamak için iki Alman ilaç firması BioNTech ve CureVac’in paten hakkını askıya almasını istedi. Örgütler, hükümetin bu iki şirkete aşı bulması ve üretmesi için yüzlerce milyon euro teşvik verdiği ve bu paranın vergilerden yani vatandaşın cebinden kesildiğini de hatırlattılar. Aşıların bölgesel olarak üretilmesi çağrılarının artıyor olması umut verici. Çünkü herkes güvende olmadığı sürece maalesef kimse güvende olmayacak.

 

D_Side_Content_300x250

İlgili İçerikler

Öne Çıkan Videolar