Meslek hayatımda unutamadığım kimi anlar var.
2011 yılında AKP’nin o günlerdeki ortağı Fetullahçıların, polis-yargıdaki adamlarının operasyonlarıyla/iftiralarıyla tutuklanan meslektaşlarımın evlerinden çıkarılırken göz göze geldiğimiz an.
Onları cezaevinde ziyarete gittiğimde parmaklıkların ardına canım yanarak, utanarak bakışım…
Ziyaretten dönerken, eşlerinin, evlatlarının, annelerinin, babalarının acısı…
Yıllar sonra iftira sırasının bana ve kıdemleri 30 ile 60 yıl arasında gazetecilere geldiği günün sabahı kapıya gelen polislerle karşılaşmam…
Ev alt üst edilirken sanki bir film seyrediyormuş hissine kapılmam…
Tecrit yüzünden aile ve avukat dışında aylarca kimseyle görüştürülmeme, bize gelenlerin gözlerindeki kederi izleme…
Tahliyeden kısa bir süre sonra arkadaşlarımızı Kandıra Cezaevi’ne teslim ettiğimiz an…
Yargıtay Cumhuriyet Savcılığı’nın ve 16. Ceza Dairesi’nin hakkımızda beraat kararına rağmen heyeti yeni oluşturulan ilk derece mahkemesi üyelerinin ‘mahkumiyet’ kararlarında ısrar ederken ağızlarının kenarına yerleştirdikleri gülümseme…(Savcılık ve Daire ikinci kez beraat istedi.)
Duruşmalarını izlemeye gittiğim sayısını unuttuğum onlarca Türk, Kürt gazeteci davası…Jandarma kordonu arasından aranan bir ‘yanındayız’ bakışı anı…
AKP’yi ve MHP’yi eleştiren bu yüzden evlerinin önünde saldırıya uğrayan her ideolojiden gazeteci görüntüleri….
Ve dün, 6 aydır Halk TV’de ortak program yaptığımız Levent Gültekin’in saldırıya uğraması…
Kim erken gelirse program öncesi ilk katta arkadaşını bekler, son bir hazırlık için notları gözden geçirir.
Ben Levent’ten yaklaşık 5 dakika erken geldim kanala. Ve çalışırken kapıdan girdiği ilk an gözüme çarpan elindeki maskesi oldu. Kan içindeydi maske…
Görüntüleri izlemişsinizdir, 20 kişilik bir grup saldırmış, yere düşürüp yumruklarla tekmelerle darp etmişler…
Başını korumak için ellerinin arasına aldığından, birkaç parmağı kırılmış.
Ardı ardına atılan tekmelere baktığımda bu şiddetin kalıcı bir sakatlık yaratmak için planlandığını düşündüm.
Bir de özgürce konuşan-yazan herkese gözdağı verme niyeti…
Saldırı Levent Gültekin’in şahsında düşünce ve ifade özgürlüğüne de yapıldı.
Türkiye’nin yeni düzeni giderek daha çok sayıda insanı hedef haline getiriyor. Gazeteciler, üniversite öğrencileri, kadınlar, siyasetçiler, aydınlar…
Türkiye’nin yeni düzeninin formülü belli…
AKP’yi eleştirirsen yargı eliyle seni er ya da geç tutuklar, hapse atarız. Elimizde propaganda araçlarımız, trollerimiz, yargının önemli bir bölümü var.
MHP’yi eleştirirsen şiddete uğrarsın. Üstelik ‘bu hareketin delisi çoktur’ denilerek yapılan sıradanlaştırılır. Saldırıyı gerçekleştirenler yakalansalar bile, 'nasıl olsa başıma bir şey gelmeyecek, korunacağım, serbest kalacağım' rahatlığıyla hareket ettiler- ediyorlar.
Türkiye’de uzun süredir anayasa-hukuk keyfi olarak, iktidar ortaklarının ihtiyacına göre yorumlanıyor-uygulanıyor.
Kendisi gibi düşünmeyen herkesi ‘terörist-vatan haini’ diye damgalayanlar, her konuşmalarında kişileri, partileri hedef gösterenlerin zehirli dili ‘kürsü konuşmalarından-televizyon söyleşilerinden’ sokağa indi.
Ana muhalefet liderinin de muhalefet partisi genel başkan yardımcısının da gazetecinin de protesto hakkını kullanan öğrencinin kadınların da can güvenliği yok.
Türkiye’nin yeni düzeni; demokrasiye, barışa, bir arada yaşamaya inanan, bu ülkenin çoğunluğu tarafından ilk seçimlerde değişecek.