Alman enfeksiyon uzmanı Alexander Kekulé, Korona salgınının düşündüğünüz gibi Çin’in Wuhan kentinden değil, Kuzey İtalya’dan bütün dünyaya yayıldığını iddia etti. Covid-19 asıl Wuhan’dan gelse bile, Kuzey İtalya’da mutasyona uğradığını, daha bulaşıcı hale geldiğini, bugün baş edemediğimiz virüsün işte bu virüs olduğunu ifade eden Kekulé, Alman İkinci Kanalı ZDF’de katıldığı programda, İtalya ve diğer Avrupa ülkelerinin tehlikeyi yeterince ciddiye alıp zamanında tepki göstermediğini, gösterseydi salgının bu kadar yayılmayacak olduğunu da sözlerine ekledi.
Öte yandan Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), Covid-19’un nereden kaynaklandığını araştırmak için 10 kişilik bir uzman grubunu Çin’e yollamaya hazırlanıyor. Örgüt Almanya’dan Robert Koch Enstitüsü’nde çalışan, zoonoz yani hayvanlardan insanlara hastalık bulaşması konusunda uzman Fabian Leenderzt’i davet etti. Örgütün bu kararı Almanya’da biraz şaşkınlık yarattı, çünkü herkes Korona zamanında yıldızı epey parlayan virolog Christian Drosten’ı bu göreve layık görüyordu. Drosten’in yıldızı o kadar parladı ki, Başbakan Angela Merkel, uzmanın ağzından çıkanı, tanrı kelamı gibi uygulamakla eleştirildi. Meslek hayatını adeta Korona türlerine adayan, Sars ve Mers virüslerinin hayvanlardan insana nasıl bulaştığını araştıran Drosten da hayal kırıklığını Twitter üzerinden “listeyi nasıl oluşturduklarını merak ediyorum doğrusu” sözleri ile dile getirdi.
Almanya’da salgının aşırı sağ, aşırı sol, aşırı dincilik gibi yeni bir aşırı ideolojinin daha doğmasına neden olduğu öne sürülüyor. Alman iç istihbaratından sorumlu Federal Anayasayı Koruma Dairesi, Korona karşıtı protesto eylemlerini mercek altına alarak hazırladığı raporunda, sokağa çıkanları bir kısmının sade vatandaş, bir kısmının klasik aşırı sağcı, önemli bir kısmının da yeni tip aşırılığa kapılanlar olduğunu ifade ediyor. NDR, WDR ve Süddeutsche Zeitung’un ulaştığı rapora göre, bu grup nev-i şahsına münhasır, herhangi bir sınıflamaya dahil edilemeyen bir grup. 37 sayfalık raporda, ayrıca bu grubu oluşturanların, Korona salgını ile ilgili üretilen komplo teorilerini özellikle internet üzerinden yayarak, devlet ve resmi kurumlara duyulan güveni sarstığına dikkat çekiliyor ve ayrıca incelenmesi öneriliyor. Raporda bir de küçümsenmemesi gereken bu grubun seçkinlere ve Yahudilere karşı düşmanlık beslediği, yeni bir dünya düzeni oluşturulduğuna inandığı, büyük değişim senaryolarına eğilim gösterdiğine dikkat çekiliyor. Ve asıl önemlisi de şiddete yatkın olabileceklerinin altı çiziliyor.
Danimarka Hükümeti, Koronavirüs'ü yaydığı için öldürtüp gömdürdüğü vizonları şimdi de içme suyunu kirlettiği gerekçesi ile mezarlarından çıkartmayı ve yakmayı tartışıyor. Tartışma parlamentoya da taşındı ve çoğunluk buldu. Konuyu meclise götüren yeni tarım bakanının bunun için çevre bakanlığından izin alması gerekiyor. Bundan önceki bakan, gerekli bürokratik yollara başvurmadan vizonları öldürme kararı aldığı için eleştirilmiş, istifa etmişti. Hatta vizon üreticilerinin protesto gösterileri düzenlediği Danimarka’da öldürülen 10 milyon vizondan adeta kitle mezarları oluşturuldu.