"Covid-19 bir solunum yolu hastalığı değil; Amerika ithal yasağı koyunca Alman Curevac aşı üretemiyor"
Hakan Aksay

Haberler

Hakan Aksay

Yükleniyor...

"Covid-19 bir solunum yolu hastalığı değil; Amerika ithal yasağı koyunca Alman Curevac aşı üretemiyor"

Köln

Amerika’da yapılan bir araştırma, Covid-19’un bir solunum yolu hastalığı değil, öncelikle vasküler yani damarlarla ilgili bir hastalık olduğunu ortaya koydu. Salk Enstitüsü tarafından yapılan araştırmaya göre, virüsün üzerinde gördüğümüz diken şeklindeki uç proteinler, hastalıkta bugüne kadar bilinenden çok daha fazla rol oynuyor. Biliyorsunuz bir enzim olan bu uç proteinler, çivi protein de deniyor, virüsün insan hücrelerine tutunmasını ve yayılmasını sağlıyor. Sonuçları Circulation Reserarch adlı tıp dergisinde yayımlanan araştırmada yeni olan, Covid-19 virüsünün hücresel düzeyde, vasküler sisteme nasıl saldırıp zarar verdiğini ayrıntılarıyla ortaya çıkarması ve belgelemesi. Bu tür araştırmalar neden önemli? Risk gruplarının daha kolay tespit edilmesi, hastalığın ağır geçirilmesinin önlenmesi ve ilaç araştırmaları için. Şunu da hatırlatalım ilaç araştırmaları hala, aşı araştırmaları ile kıyaslanamayacak kadar az teşvik ediliyor.

Küba aşı turizmine hazırlanıyor

“Uçsuz bucaksız sahiller, tropikal meyvelerden yapılmış kokteyller ve aşı.” Küba işte bu sözlerle aşı turizmine hazırlanıyor. Göz, diş hatta kanser tedavisinde sağlık turizminde uzman olan ülke, şimdiden afiş ve reklam spotlarının hazırlığına girişmiş bile. Ve Küba kendi bulduğu iki ayrı aşıyı sunacak turistlerine. Üçüncü faz araştırması süren aşılar, Dünya Sağlık Örgütü’nden alınacak onayı bekliyor. Onay çıktığında Küba, Latin Amerika’da ilk aşı bulan ülke olacak. Ancak şunu da hatırlatalım Küba henüz kendi vatandaşlarını yeterince aşılamadı, ay sonuna kadar hızlı bir aşı kampanyası başlatmayı planlıyor, eğer hammadde sıkıntısı çekmezse. Çünkü şu anda Küba’nın en büyük sorunu, Trump döneminde, hatta pandemi başlamamışken Amerika’nın ambargosunu sertleştirmiş olması. 27 ülkeden 100 kadar sivil toplum örgütü “blokajı kaldırın” sloganlı ambargo karşıtı bir eylem başlattı, eylem ne kadar etkili olacak bilemiyoruz. Şimdilik adaya en somut destek İsviçre’den geliyor fakat o da yeterli değil. Sanırım Küba aşı turizmine başlayana kadar Avrupalılar çoktan aşılanmış olacaklar, Kübalılar endişelenmesin, önümüzdeki aylarda yeterli aşı bulamayan çok sayıda ülke olacağı kesin.

Avrupa yine açılıyor

Avrupa ülkeleri önlemleri gevşetmeye devam ediyor. İtalya mesela Türkiye’nin tersine önlemleri kendi vatandaşları için gevşetiyor, turistlere 14 günlük karantina uygulamaya devam ediyor. Müzeler açıldı ama hala ölü sayısı yüzü aştığı için saat 22’den sonra sokağa çıkma yasağı devam ediyor. Aşı kampanyasına İtalya’da diş doktorları da katıldı. Çin ve Rus aşılarını da kullanıp halkının %40’ının ilk doz aşısını yapan Macaristan’da da gastronomi, hayvanat bahçeleri, havuzlar açılıyor. Dünyada ölüm oranı en yüksek ülkeler arasında sayılmasına rağmen açılan Macaristan, ilk aşı karnesini kullanan AB ülkesi oldu ve dört ülkeye kapılarını açtı. İsviçre’de de yüksek enfeksiyon oranlarına ve yavaş ilerleyen aşı kampanyasına rağmen sinema, tiyatro, spor stüdyoları ve restoranlar açıldı. Ama sıkı kurallarla…. İsviçre’yi endişelendiren en önemli şey, hastanelerin yoğun bakım ünitelerinde daha çok genç hastaların yatıyor olması. Almanya ise Koronavirüs ile mücadelenin aritmetiğini nihayet çözmüş görünüyor. Önlemler Insidans sayısına, yani son bir haftada her 100 bin kişiden kaçında enfeksiyon bulunduğuna göre, sertleştirilip gevşetiliyor. Acil durum freni bütün eyaletlerde işliyor ve aşı kampanyası bazı şehirlerin yoksul semtlerine gönderilen mobil ekiplerce destekleniyor. Yani mahallenize gelen sağlık ekibine, yaş sınırı olmadan aşı yaptırabiliyorsunuz. Enfeksiyon oranında belirli bir düşüş kaydedildiğini de görüyoruz. Önümüzdeki haftadan itibaren aşı olanlar ve hastalığı atlatanlar için sokağa çıkma ve buluşma yasağının kaldırılması bekleniyor. Söz konusu kişiler Brezilya, Güney Afrika gibi mutasyonun yaygın olduğu ülkelerden gelmiyorlar ise karantina uygulamasından da muaf tutuluyorlar.

Amerika savaş durumu kararnamesini kullanıyor

Hatırlarsanız Almanya, salgının başladığı dönemde BioNTech ile CureVac aşısına umut bağlamıştı. BioNTech gibi mRna aşısı geliştiren CureVac, daha başından üretimde yeterince hızlı davranamayacağını bildirmişti. Aslında mayıs ayından sonra şirketin izin işlemlerini başlatması bekleniyordu. Ancak ortaya çıktı ki, Amerika şirketin ihtiyaç duyduğu özel malzemeleri ithal etmiyor ve ithalat yasağını da savaş durumu ile ilgili bir kararnameye dayandırıyor. Üstelik bu malzemelerin bir kısmı Amerika’daki Alman şirketleri tarafından üretiliyor. Şu anda Alman yetkililer Amerikan ticaret ve diplomatik kurumları ile pazarlık halinde. Johnson&Johnson ve AstraZeneca gibi aşıların tedariğinde sorun yaşanması, CureVac aşısını daha elzem hale getirmişti. Bu sadece Almanya değil, bütün AB ülkeleri için de önemli. Bakalım pazarlıklar nasıl sonuçlanacak? Koronavirüs salgını sadece ülkeler arası ticareti değil, geçişleri de sınırladı. Hindistan’da salgın dramatik bir biçimde artınca Avustralya, karantina koşulları yaratamayacağı gerekçesi ile, aslında Avustralya’da ikamet eden Hintlilere bile kapılarını kapattı. Salgın sadece küreselleşme değil, işgücü göçü, insan hakları ve uluslararası dayanışma gibi pek çok konuyu da tartışmaya açacak gibi görünüyor. 

D_Side_Content_300x250

İlgili İçerikler

Öne Çıkan Videolar