Gazeteci Timur Soykan, suç örgütü lideri Sedat Peker'in iddialarını, Sezgin Baran Korkmaz olayının gösterdiklerini ve kara para aklama konusunda neden Türkiye'nin 'avantajlı' olduğunu değerlendirdiği yayında "Sedat Peker'in en önemli iddiası, yargının tetikçi olarak kullanılması; iktidar görmezden gelme stratejisi izliyor" yorumunu yaptı.
Gazeteci Timur Soykan, Fulya Canşen'in konuğu oldu. Köln Radyosu'na konuşan Timur Soykan, Türkiye'nin gündemini değerlendirdi.
Türkiye'de son dönemde gündemde olan kara para aklama, uyuşturucu ticareti trafiği, suç örgütü lideri Sedat Peker'in iddialarını değerlendiren Soykan, "Türkiye'de para aklamak çok kolay. Hatta bu bir tercih. Ekonomik düzen sıcak paraya ihtiyaç duyar hale geldi. Buna karşı hiçbir tedbir alınmadı. O sıcak paraya bağımlı hal de, kayıt dışı ekonomiyi çok büyütmeye ve kara parayı çekecek modeller yapmaya yöneltti. Türkiye'de ondan önce de hem çok ucuza vatandaşlık verilmesi, hem varlık barışları, hem tek adam, sadece Türkiye'deki değil, dünyadaki mafyayı buraya çekti" diye konuştu.
Sedat Peker'in ifşalarını ve iddialarını değerlendiren Soykan, Türkiye'ni en büyük skandallarından birini yaşadığını ifade ederek, "Sedat Peker'in açıklamaları çok önemli. İktidar buna karşı görmezden gelme stratejisi izliyor. Devlet organları ortadan kaldırılmış vaziyette. Erdoğan'a yakınlık derecesine göre çeşitli gruplar devlet içinde güç devşirdi. Siyasetçilerin hesap verilebilirliği ortadan kalkmış vaziyette" dedi.
Gazeteci Timur Soykan, gündemdeki gelişmeleri Fulya Canşen'e şöyle değerlendirdi:
"Türkiye ekonomisinin 3'te 1'inin kayıt dışı olduğuna yönelik tespitler var. Kara para konusunda sadece İstanbul'da 10 milyar dolarlık bir hacimden bahsediliyor. Çok daha fazla olduğu iddiaları da var. Kingston kardeşler ve Sezgin Baran Korkmaz'ın ilişki ağı bunun yöntemleri ve kolaylığı konusunda, kara para aklama sürecindeki devlet koruması hakkında bize çok fikir veriyor."
"AKP çok sistemli bir politika yürüttü, medyayı kontrolü altına almak ve etkisizleştirmek için 10 yıldır baskı ortamı kurdu. Bunu gazetecileri hapse atarak, işsiz bırakarak, sürgüne göndererek yaptı. O sırada kendi yandaş medyasını devlet kaynaklarıyla, kendi medyasını oluşturmaya çalıştı. Türkiye'de geçmişte de çok skandallar yaşandı. Ama o dönem bir şekilde bir yargı, yasama vardı. Komisyonlar kuruluyordu. Şimdi bu iddiaların en önemli kısmı, yargının tetikçi olarak kullanıldığının iddia edilmesi. Burada iddialar şöyle Sezgin Baran Korkmaz'a Veyis Ateş diyor ki, "Seni hakkındaki suçlamalardan arındıracağız. Senle bir lobi uğraşıyor. Ülkene dönmeni sağlayacağız, sen de bize 10 bin euro vereceksin." Bu da devlet içinde bir suç örgütü olduğunu ortaya koyuyor."
"Türkiye'de eroin trafiğinin mazisi çok eski. Eroinin yüzde 90'ından fazlası Afganistan'da üretiliyor. Oradaki afyon tarlalarından. Orada üretilen eroin İran, Türkiye, oradan da Balkanlar'dan Avrupa'ya dağılıyordu. Tüm dünyada yakalanan eroinin yüzde 60'ı bu güzergah üzerinde yakalanıyor. Türkiye en büyük skandallarından birini yaşadı. Zindaşti en büyük uyuşturucu baronuydu. Ve Türkiye operasyonunu yönetiyordu. O dönem Cumhurbaşkanlığı danışmanlarından olan Burhan Kuzu hakim ve savcıları arayarak Zindaşti'nin serbest bırakılmasını istiyordu."