Geçen hafta Disney+ bir toplantı düzenleyerek yeni dönemde Türkiye'de neler sunacaklarına dair fikir verdi. Türkiye pazarına 14 Haziran itibarıyla açılış yapan Disney+'ın bu 5,5 aylık sürede abone sayısının nereye geldiğine dair bir rakam duyamadık. Ama şimdiden belirtelim, Türkiye'de Netflix'i zorlayacak gibi görünüyorlar. Çünkü tüm yerli ağır topları, yeni sezonda bünyelerine almış gibiler. Üstüne -umarız Netflix'in Fatih projesindeki gibi hayal kırıklığına uğramayız- bir Atatürk projesi ile geliyorlar.
Bu film / dizi platformlarını seçerken bakacağımız iki özellik var. Birisi fiyat, diğeri içeriklerin kalitesi.
Malum Netflix "erken gelen oturur" mantığıyla 2016 yılında Türk pazarına girdiği için açık ara önde. Nisan ayında Türkiye'deki abone sayısının 3,5 milyon olduğu kaydı vardı. 8 ay sonra abone sayısı nereye çıktı ya da indi bilemiyoruz. Ancak bu arada fiyatları uçtu. Örneğin; tek cihazlık temel plan için ocak ayında 26,99 TL olan fiyat, ekim ayında 45,99 TL'ye fırladı. Mart 2021'de 17,99 TL olduğu düşünülürse, 19 ayda fiyat 3'e katlamış. Ocak ayında yeniden zamlanır mı bilemiyoruz.
Disney+ ise, şu anda iki paket sunuyor; aylık 64,99 TL ve yıllık 649,99 TL'ye hizmet veriyor. Tek üyelik üzerinden 7 profil oluşturabiliyor ve 10 cihazda kullanabiliyorsunuz.
Gelelim içeriklere.
Netflix yerli içerik konusunda başarılı değil. Ülkemizin Beren Saat ya da Kıvanç Tatlıtuğ gibi en önemli oyuncularını alıyorlar ama içerikte kendi bildiklerini okuyorlar. Bu "Turkuaz" ya da "Atiye" gibi saçma sapan senaryoları kim yazıyor allah aşkına. O ilk yerli dizi neydi, hani İstanbul'da vampirler filan onu hatırlayamıyorum bile. Her film bir "gaipten sesler, gaipten görüntüler, tuhaf tuhaf senaryolar" harikası adeta. Hiçbirisinin izi kalmadı.
Fatih filmi ise tam bir facia idi. Fatih'in akıl hocası Akşemsettin'in hatırlanmadığı filmin kahramanı astrolojiyle Fatih'i yönlendiren ve sanki İstanbul'u ancak bu sayede almasını sağlayıveren(!) üvey annesi gibiydi. Yani Netflix filmine göre, bu Sırp asıllı üvey annesi olmasa Fatih İstanbul'u almaktan vazgeçmek filan üzereydi. Yunan komutan ve Bizans kralı filmde o kadar öne çıkarılmıştı ki, filmin diğer asıl kahramanları da sanki onlardı. Fatih'in çocuksu, annesi olmasa beceriksiz vs gibi bir padişah olduğu izlenimi verilirken, Yunan komutan ve Bizans kralı yüceltiliyordu. İnsanın içinde "ay onlar kazansın nolur" diyeceği geliyordu. Fatih'in en büyük başarısı olan karadan gemileri indirmesi adeta pas geçilmiş, 12 yaşındayken babasına "eğer padişah sen isen ordunun başına geç, yok ben isem, o zaman emrediyorum derhal ordumuzun başına geç" sözlerini söylemesi de filmde hiç yok. Onun yerine Fatih sanki o yaşta padişah olmak istemiş, olamamış da acısını içinden hiç çıkaramamış bir çocuksu padişah olarak kalmış.
Özetle Netflix Fatih'i küçümsemek adına film çekmiş gibi gözüküyor. Bu açıdan Disney+'ın 2023 Ekim'inde sunacağı Atatürk filminde acaba ne tür aksaklıklar olacak diye korkmadan edemiyoruz. Temkinli bekliyoruz.
Netflix'in iyi yaptığı bir iş; güzel belgeseller var. Spotify, WireCard, Tanklar Çağı vs gibi. Ama bunların Türkiye'ye yansıdığı görülmüyor. Ülkemizde o kadar çok olay var ama "Oradaydım" tadında ya da başka türlü yerli belgesel göremiyoruz. Yerli içerikler çoğunlukla baştan savma. (Bu arada not: Gain platformu, Türkiye'ye ait çok ilginç ve güncel belgesel tadında içerikler sunuyor.)
Netflix'in belgesel diyeceğimiz tarzda seri katil ve dolandırıcı olayları gösteren dizi ve filmleri de farkındalık yaratan şeyler. İtalyan dolandırıcı Wanna Milchi yazmıştık. Diğer yeni bir dolandırıcı Gilbert Chikli, halen İsrail'de serbest olan Tinder dolandırıcısı Shimon Hayut yanı sıra ABD, Güney Kore, Hindistan ve İngiltere'den seri katiller ve insanları nasıl kandırdıkları hep eğitici belgeseller.
Netflix'in bir başarılı yönü olarak farklı ülkelerden içerik sunması sayılabilir. Peru, Norveç, Güney Kore, Çin, Hindistan sinemalarını ve yaşamlarını tanımak mümkün oluyor. Ancak bu noktada da, bir ülkede başarı kazanan filmlerin diğer ülkede kopyalarının yayınlanması tatsız. La Casa de Papel bunun örneği. Şimdi Güney Kore'si çıkmış, lazımmış gibi.
Disney+'a geçmeden hemen önce İvedik'e özel yer ayırmamız lazım. Başta da yazdık, ağır topları Disney+ toplamış. Basın toplantısında fragmanlar olarak özetlediler. Zaman içinde bunları göreceğiz. Mesela Gülse Birsel'in o nefis komedilerinden birisi "Yılbaşı Gecesi" adıyla 30 Aralık'ta gelecek.
"Recep İvedik 7" ise önümüze sürülen çok güzel bir yerli yapım. Bizim hikâyemizi hem yerinde espriler, hem de güncek bir şekilde anlatıyor. Uçan, kaçan, gaipten gelenler yok.
Doğrusu, para verip sinemada Recep İvedik seyretmişliğim yok. Ama kuaförde konuşurken, anladım ki seyretmem lazım.
Şahan Gökbakar'ın Recep İvedik 7'sini anlatmayacağım. Çünkü yaşamak lazım. Kendiniz seyredin. Sosyal medyaya bakın. Herkes ondan bahsediyor. Adeta belgesel olmuş. Hayatımızdaki sıkıntıların çoğunu seyrediyoruz. Üstelik bunu halkın diliyle ve gayet anlamlı bir şekilde anlatıyor. Doğrusu aynen (rahmetle andığımız) Levent Kırca'nın "Olacak O Kadar TV" şarkısında olduğu gibi, "tam yerine manzara koymuş".
Bravo Şahan Gökbakar, seni seviyoruz.
Haziran ayında Türkiye'nin de dahil olduğu 42 ülke ve 11 yeni bölgeye giriş yapan Disney+, malum The Walt Disney şirketinin dijital platformu. Dolayısıyla elinde geçmişten gelen geniş bir film ve dizi kataloğu zaten mevcut. Bunu da Marvel grubu, Star Wars grubu, Disney, Pixar, National Geographic, Hulu, FX, 20th Century diye gruplamışlar. Ellerinde çok geniş bir arşive ilaveten, şimdi yerel içerik de yaratıyorlar. Yanı sıra bu içerikleri tüm dünyaya yayınlanacak şekilde dil seçenekleri ile sunmayı planlıyorlar.
Tüm büyük komedi sanatçılarımıza bir şeyler yaptırmışlar. Sunum konuşmalarında Drama Direktörü Türkan Yurdam "Türkiye'nin gülmeye ihtiyacı var" dedi. Ne kadar haklı.
Disney+ Türkiye'de ilk olarak Engin Akyürek'li Kaçış filmini sunmuştu. Akyürek Türkiye dışında da geniş bir hayran kitlesine sahip. Arkasından Varol Yaşaroğlu'nun Kral Şakir'i: Geri Dönüşüm ve Dünyayla Benim Aramda ve kasım ayında yayına giren Timuçin Esen'li Ben Gri başladı.
Toplantıda yeni yayın dönemi için, Şahan ve Togan Gökbakar'dan, çevre konulu "Recep İvedik 7", Gülse Birsel'in senaryosunu yazdığı ve çok sayıda önemli sanatçının yer aldığı "Yılbaşı Gecesi", Ata Demirer'in senaryosunu yazdığı "Bursa Bülbülü", BKM'den İbrahim Büyükak'ın yarattığı ve başrolü Oğuzhan Koç'la paylaştığı "Özür Dilerim" filmlerinden parçalar izledik.
Filmlerin yanı sıra, Serenay Sarıkaya, Ezgi Mola, Enis Arıkan, Şükrü Özyıldız, İbrahim Selim ve Merve Dizdar'lı kadrosuyla Alice Müzikali, yine Disney+'ta izlenebilecek.
Netflix'in aksine, Disney+ yerli içeriği baştan savma yapmıyor. Şu anda çekilen filmler olarak da iki yapım önemli. Birisi Viyana Kuşatması sonrası oralarda kalan yaralı bir Yeniçeri'nin ve kurtardığı bir köyün öyküsü. Can Yaman'ın başrolde olduğu film, Hasan Balaban'ın efsanevi destanını konu alan "El Turco" kod adlı dizi.
Ama en önemlisi, 2023 yılının 29 Ekim'inde yayınlanacağı duyurulan "Atatürk" dizisi. Başrolünde Aras Bulut İynemli'nin oynadığı diziyi hayli merak ediyoruz. Tanıtımı yapan Mehmet İçağasıoğlu film için İynemli'nin Atatürk gibi konuşmak için dil dersleri aldığını, onun gibi ata binmeyi çalıştığını ve benzeri çalışmaları söyledi ve hazırlıklardan bazı sahneler de izledik. Yani Netflix'in o kolaycı yaklaşımı yanında, bu filmlerin hazırlık safhaları bayağı ilginçti.
Bu yazımıda yerli platformları anlatmadık ama onların önemli olduğunu ve destek vermemiz, onları da seyretmemiz gerektiğini unutmayın. Bugün Disney'in fiyatı uygun ama yarın rekabet kalmaz ise o da fiyatını yükseltir. Bu nedenle bile yerli platformlarımızı -Gain, BluTv, Puhu gibi- ihmal etmeyin derim.