"Malezya Pakatan Harapan..."
Malezya'da uzun süren "otoriter rejime" karşı, o rejime demokrat yolla son vermek amacıyla...
Eylül 2015'te "üç muhalefet partisi" bir araya geliyor, "Pakatan Harapan" yani, "Umut Paktı'nı" kuruyor.
İlle de ve vazgeçilmez biçimde o otoriter iktidarı değiştirmek... Değiştirmek... Değiştirmek...
"-Üç parti aralarındaki siyasal farklılıkları bir yana bırakıyor.
-Halka beş temel vaat sunuyor:
Seçime giderken, bir araya gelen üç parti, aralarındaki görüş farklarını hiçbir biçimde dile getirmiyor. Biri, diğerinin kabul etmediği, diğerinin 'kırmızı çizgisi' niteliğini taşıdığı bir açıklama yaptığında...
"O diğeri, hiçbir biçimde eleştiri getirmiyor, görmezden geliyor".
Çünkü, temel bir kural var:
"Ne olursa olsun, kurdukları ittifakı yaşatmak".
Temel ilkelerin ötesinde, üç parti ortak seçim beyannamesi hazırlıyor.
Bu birlikteliğe üç parti de, sonuna kadar uyuyor ve...
"2018 seçimlerinde uzun yıllar süren otoriter rejimi deviriyor".
"Umut Paktı" (Pakatan Harapan) müthiş bir başarı elde ediyor ve iktidara geliyor.
Ne var ki...
O üç partiden biri, iktidarda "ortak hareketi sürdürmek kararlılığını" gösteremiyor, "Umut Paktı'ndan" ayrılıyor.
Ve Pakatan Harapan iktidarı düşüyor.
"Demek ki, başlangıçta kurulan ittifaka sonuna kadar uymak ve ittifak sözleşmesinden asla ayrılmamak gerekiyor".
Kısa adı "TÜSES", Türkiye Sosyal Ekonomik Siyasal Araştırmalar Vakfı günümüz Türkiye'sindeki siyasal arayışlara yanıt olmak üzere bir araştırma yapıyor.
"Demokrasiye Geçiş İçin İttifak ve Mutabakat Senaryoları" başlığını taşıyan araştırmanın sonunda "iki ittifak örneği" anlatılıyor.
Biri, yukarıda aktardığım Malezya örneği, diğeri Macaristan örneği.
Araştırmada anılan iki ülkenin ortak özelliği, iktidardaki parti ya da partilerin ülkeyi otoriter rejimle yönettikleri ve bu rejime karşı muhalefetin "ülkeyi geri almak" adına nasıl bir program hazırladıkları, nasıl bir siyasal strateji izlediklerine yer veriliyor.
Bütün muhalefet partilerinin mutlaka ve dikkatle okumaları gereken bu araştırmada, ayrıntılı önerilerle birlikte, bazı önemli tespitler var:
"-Cumhurbaşkanlığı seçimine muhalefetin mutlaka tek bir adayla gitmesi gerekiyor.
-Seçim sandıklarına mutlaka sahip çıkılması gerekiyor.
-Seçmen kütüklerinin mutlaka denetlenmesi gerekiyor.
-Doğu ve Güneydoğu'da sıklıkla rastlanan seçim güvenliğine ilişkin sorunların en aza indirilmesi için diğer muhalefet partilerinin HDP'ye destek vermesi gerekiyor".
Neden bütün bunlar?..
"Ülkeyi AKP'den kurtarmak" için...
"Yeniden demokrasiye dönmek" için...
Elbette bütün bu adımları atılmasının vazgeçilmez koşulu var:
"-Alabildikleri oy oranlarına bakılmaksızın,
-Aralarındaki siyasal farklılıklara bakılmaksızın,
-Eğer varsa, aralarındaki kişisel ya da kurumsal kırgınlıklara bakılmaksızın,
BİR ARAYA GELMELERİ".
TÜSES'in araştırmasının sonunda diğer örnek Macaristan. Oradaki "otoriter rejim on yıldır sürüyor".
Otoriter rejimi 2022 seçimlerinde devirmek amacıyla altı muhalefet partisi bir araya geliyor. O altı parti:
"-Seçimlere ortak adaylarla ve ortak programla girmeye karar veriyor.
-Topluma en başta özgürlük ve refah vaadediyor.
-Altı partinin genel başkanları düzenli olarak toplanıyor.
-Ortak adayların ön seçimle belirlenmesi öngörülüyor.
-Seçime tek bir Başbakan adayı ile gidilmesine karar veriliyor, o adayı altı parti tabanının iki turlu önseçimle belirlemesine karar veriliyor.
-Adayların yolsuzluğa ve insan hakları ihlallerine karışmış olmamaları gerekiyor.
-Yeniden hukuk devletini kurabilmek amacıyla, geçmişle yüzleşileceği ilan ediliyor.
-Medyanın yeniden bağımsızlığa kavuşturulması sözü veriliyor.
-Yargı bağımsızlığının yeniden sağlanması için hukuk reformu vadediliyor.
-Ekonomik refah vaadiyle, ekonomi reformu öngörülüyor.
-Kutuplaşmayı ve nefret söylemini önleyici yasa taslakları hazırlanıyor.
-Çevre ve iklim krizine karşı sürdürülebilir politikalar sözü veriliyor".
Ülkelerin otoriter rejimden kurtulmaları için dünyadaki siyasal reçeteler hemen hemen aynı, öngörülen politikalar hemen hemen aynı, hepsi aynı kapıya çıkıyor.
"Muhalefetin:
Birleşmesi... Birleşmesi... Birleşmesi..."
TÜSES raporunda ayrıntılarıyla anlatılıyor.
Yeter ki...
Muhalefet anlasın!..
Günübirlik demeçlerle, üç, beş televizyon programıyla, basın toplantıları ya da haftalık grup konuşmalarıyla olmuyor bu iş.
"Birlikte çalışmak gerek".