15 Temmuz darbe girişiminin 5. yıl dönümünde o günün önce ve sonrasının ve ABD Başkanı Joe Biden'ın, eski Arizona senatörü Jeff Flake'i Türkiye Büyükelçisi olarak aday göstermesinin yorumlandığı programda T24 dış politika yorumcusu Barçın Yinanç "Ankara tarihte ilk kez Washington'a bir siyasi atama yaptı, Murat Mercan'ı gönderdi. Biden'ın demokrat seçmemesi dikkat çekici. İronik bir durum görüyorum ben burada. Cumhuriyetçi bir senatör ama Trump karşıtı bir senatör. Mevcut iktidar Trumpçı bir iktidardı. Bu senatörün Türkiye sicilinin temiz olduğunu söylemek gerekiyor" dedi.
Her hafta dış politikadaki gelişmelerin konuşulduğu Dış Politika ile İçli Dışlı'da, T24 dış politika editörü M. Kaan Kurtuluş ve T24 dış politika yorumcusu Barçın Yinanç, Biden'ın Türkiye Büyükelçisi adayı gösterdiği Jeff Flake'i ve 15 Temmuz'un 5. yıl dönümünde darbe girişiminin gösterdiklerini ve göstermediklerini konuştu.
Jeff Flake'in aday gösterilmesini yorumlayan Yinanç, "Uluslararası ilişkilerde mütekabiliyet vardır. Ankara tarihte ilk kez Washington'a bir siyasi atama yaptı, Murat Mercan'ı gönderdi. Biden'ın demokrat seçmemesi dikkat çekici. İronik bir durum görüyorum ben burada. Cumhuriyetçi bir senatör ama Trump karşıtı bir senatör. Mevcut iktidar Trumpçı bir iktidardı. Bu senatörün Türkiye sicilinin temiz olduğunu söylemek gerekiyor" dedi.
Barçın Yinanç ve M. Kaan Kurtuluş dış politikadaki gelişmeleri şöyle yorumladı
"Ermeni lobileri tarafından eksi oy almış. Türkiye ile ilgili de çok sert söylemleri bulunmuyor. İlginç bir siyasi profil. Ankara açısından da bir sürpriz olduğunu tahmin ediyorum. Bu aşamada özel bir görüş duymuş değilim. Mevcut büyükelçi ile ilgili bir memnuniyetsizlik var Ankara'da. Gelen gideni aratmasın derler. Mevcut profil çok agresif mesajlar verecek türden bir büyükelçi olmadığına dalalet. Olumsuz olmayı düşündüren bir şey yok. Olumlu olmayı düşündüren verilerin önümüzdeki dönemde gelmesi bekleniyor. Bu tür siyasi atamalarda büyükelçinin iki numarası çok güçlü bir isim olur, çekip çevirsin diye. Bakacağımız şey, yeni iki numara kim olacak."
5. yılında, 15 Temmuz darbe girişimi
"Aslında çok öncesinden başlayan bir durum, darbeden önce de AK Parti FETÖ işbirliğinin bozulmasından önce de aslında çok insan Gülen hareketinin dünyada bu kadar hızlı yükselmesinin arkasında yabancı istihbaratçılar olduğunu düşünüyordu. Altını çizelim, darbe girişiminin sorumları aslında içeride. Çuvaldızı kendimize batırmalıyız. Gülen hareketi yabancı istihbarat teşkilatlarınca piyon olarak kullanıldı ama AK Parti iktidarı bunun önünü açtı. AK Parti öncesinde iktidarlar Gülen hareketinin yurt dışındaki temsilcilerine mesafeliydi. Ama Abdullah Gül'ün Dışişleri Bakanlığı'ndan bir genelge gönderildi ve denildi ki "Gülen hareketinin temsilcileriyle yakın çalışın." AK Parti ile FETÖ arasında el ele olma durumu bozulunca bu sefer aynı büyükelçiler gidip "Bunlarla çalışmayın, hapse atın" deyince Batı'da "6 ay önce bambaşka konuşuyordunuz" gibi bir tepki oluştu. Erdoğan'ın antidemokratik bir lider olarak yükselmekte olduğu kanaati yer etmeye başladı."
"Bizim de anlamlandıramadığımız gibi, dünya da bunu anlamadı. Darbenin ilk saatlerinde Washington Büyükelçiliği Amerikan Dışişleri'yle temasa geçti. Özellikle bu darbenin güçlü bir şekilde kınanması gerektiğini vurguladılar. Anladığım kadarıyla açıklamanın gelmesi çok çok uzun sürmüş. Dünyada iki refleks oluştu; "Acaba laik çizgideki ordu, dinci kimliğini üste çıkaran Erdoağan'a darbe yapmış olabilir mi? Eğer öyleyse Türk ordusunun demokrasiye dönme geleneği vardır, Erdoğan yerine belki ordunun darbe yapmış olması kötü bir şey olmayabilir mi" diye düşünüldü bir taraftan. Diğer taraftan, "Bunu laik ordu değil, Gülen'e destek olanlar yaptıysa..." O zamana dönük Erdoğan'a karşı o kadar birikmiş antipati vardı ki, "Kim olsa Erdoğan'dan daha iyi olabilir" diye düşünüldü. Bu Türkiye'nin Batı'ya bakışında ciddi bir travma yaşamasına neden oldu."
"Darbeye giderken zaten Türkiye'de yargı bağımsızlığıyla ilgili batılı ülkelerde bir sıkıntı vardı. Bu görüntülerin yandaş basında özellikle yer alması batılı camiada "Yakalananlar evrensel kurallar çerçevesinde yargılanacaklar mı" şeklinde bir şüphe yarattı. Aslında en temel hata darbenin hemen sonrasın Gülen hareketi üyelerinin bir terör örgütü olarak nitelendirilmesi oldu. Özellikle FETÖ ile ile yurt dışı mücadelesinin elini zorlaştırdı. O zaman iktidarı uzmanlar uyardılar, "Terör örgütü değil, suç örgütü suçlamasında bulunalım, o zaman iadeler daha kolay olur" dediler. Onun dışında bu görüntüler, hem de başlatılan tırnak içinde temizleme operasyonu olarak nitelendirilen binlerce, on binlerce insanın göz altına alınması, darbeye karşı adalet arayışı olarak değil, Batı'da Erdoğan'n rakiplerini tasfiyesi olarak algılandı."