Bir kez daha ve yeniden ekonomik çöküş.
Ekonomik çöküş ile "sistemin revize önerisi" aynı zamana rastlıyor, ne tesadüf ama!..
Adına "Türk usulü ekonomik model" dedikleri, tarihte ve günümüzde dünyada örneği olmayan saçma sapan bir ekonomik modelin arka arkaya çökmesine yenisi ekleniyor:
"Geçen yılın Ocak - Ekim döneminde, on ayda 33 milyar 933 milyon dolar olan dış ticaret açığı bu yılın aynı döneminde yaklaşık üç kat artarak, 91 milyar 49 milyon dolara fırlıyor."
Müthiş bir dış ticaret açığı, ihracat ile ithalat arasındaki fark. İthalat yüksek, ihracat daha düşük.
Neden çöküş?..
Çünkü...
"Türk usulü ekonomik model dedikleri ŞEY, açık bir yana, tam tersine, dış ticaretin fazla vermesi hesabına dayanıyor."
Hesaba göre, fazla verecek ki, düşük faizle büyüme olsun, işsizlik azalsın, enflasyon düşsün!..
Israrla vazgeçmedikleri bu tez son olağanüstü açıkla birlikte, bir kez daha çöküyor.
Ne demek bu?..
Pahalılığa, yoksulluğa, işsizliğe devam demek.
Her türlü algı operasyonları, gerçek dışı her türlü söze rağmen, tarihte ve günümüzde dünyanın hiçbir yerinde görülmeyen, adına "Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi" dedikleri, bu siyasal sistemin işlemediğini artık kendileri de görüyor. Geç de olsa, görüyor.
AKP'nin Genel Başkan Yardımcılarından biri, mutlaka ve mutlaka "Erdoğan'dan onay almıştır, kendi fikri değildir", yandaşlardan birine yakınıyor:
"Cumhurbaşkanlığı Hükümet sisteminin revize edilebileceğini söylüyoruz. Muhalefetin kapıları tamamen kapatma söylemi yanlış. Muhalefet kapıları kapatmasaydı, her şeyi konuşurduk."
Tek kelimesi bile doğru değil!..
Sistemin "revize" edilebileceğini söylüyor.
Revize... Yani:
"Yeniden ele alma, düzeltme, onarma, yenileme."
AKP'ye göre bile, bu ucube sistemin onarılması, yenilenmesi düzeltilmesi gerekiyor-muş!..
Ne zaman söylüyor bunu?..
"Siyasi olarak:
Altılı Masa'nın öngördüğü anayasa değişikliğini açıkladığı gün.
Ekonomik olarak:
Getirdikleri modelin bir kez daha ve yeniden çöktüğünü anladıkları gün."
Batı'da iş işten geçtikten sonra anlamına eşit, ünlü bir söylem var:
"Good morning after supper."
Akşam yemeğinden sonra günaydın, anlamında
Burnundan kıl aldırmayan AKP'ye bakın siz!..
"Sistemi revize" etme lafının siyaseten bir başka anlamı var:
"Kaygı!.. İktidarı kaybetme kaygısı!.."
Neyin kaygısı?..
Altılı Masa tarafından ilan edilen anayasa modelinin halk tarafından benimsenme ihtimalinin çok yüksek olduğunu, iktidarı kaybedeceğini görerek, halkın şimdiki sistemden ve AKP'den bıktığının artık farkına vararak, şunu diyorlar:
"Gelin şu yeni anayasa modelinden vazgeçin, sistemi revize edelim, düzeltelim. Biz düzeltmeye hazırız!.."
Muhalefete kapıları aniden açmak...
Aniden uzlaşma çağrılarında bulunmak...
Yirmi yıldır, evet tam yirmi yıldır...
"Muhalefetin tek bir önerisinde uzlaşmaya yanaşmadan...
Tek bir önerisine kulak asmadan...
Sadece siyasi içerikte değil, insani içerikteki önerilere bile sırtını dönerek...
Şimdi uzlaşma çağrısı!.."
Son olarak, üç partinin ayrı ayrı, TİP, CHP ve İYİ Parti'nin benzer nitelikteki önerisine, sırf muhalefet getirdi diye...
"Karnı aç çocuklara bir öğün bedava yemek verilmesine bile karşı çıkıp, şimdi hiç sıkılmadan 'gelin sistemi revize edelim' çağrısının İYİ Parti'ye ikide bir 'sen Altlı Masa'dan ayrıl, bize katıl' demekten hiç farkı yok.
Bırakın muhalefetin önerilerinden birine, tek birine katılmayı, CHP'li belediyelerin merkezi hükümetle olan zorunlu işlerinin örneğin, kredi anlaşmalarının onaylanmasını bile askıya alan bir zihniyet, şimdi kalkıyor, uzlaşma çağrılarından dem vuruyor!..
"Bu çağrı aynı zamanda bir itiraf:
İktidarı kaybetmenin itirafı."
İtiraf tam da, yeni anayasal sistem açıklamasıyla muhalefetin psikolojik üstünlüğü perçinlediği güne denk düşüyor.
Çökmüş bu otoriter rejimin "revize" edilecek hiç bir yanı yok, o rejimi getirenlerle birlikte, seçimde bütünüyle değiştirmekten başka!..
Yalçın Doğan kimdir? Yalçın Doğan, 1965 yılında Alman Lisesi'ni, 1969'da İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesini bitirdi. Gazeteciliğe 1973 yılında Cumhuriyet'te ekonomi muhabiri olarak başladı. 1981 yılında Cumhuriyet Ankara Temsilciliğine atandı. 1989'da köşe yazarı olarak geçtiği Milliyet'te önce Yayın Koordinatörü, 1999'da Genel Yayın Yönetmeni görevlerini üstlendi. 2003'te Hürriyet Gazetesi'nde sürdürdüğü köşe yazarlığı 2015 yılında sona erdi. O tarihten bu yana T24'te köşe yazarlığına devam ediyor. Türk Dil Kurumu, Sedat Simavi, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'in çeşitli ödülleri yanında, 2014'te yılın en iyi köşe yazarı, Halk TV'nin 'Kırılmayan Kalemler' ödülünü kazanan gazeteciler arasında yer aldı. Her biri özgün araştırma içeren IMF Kıskacında Türkiye, Dar Sokakta Siyaset, Fenerbahçe Cumhuriyeti, Savrulanlar kitapları ile anılarını derlediği Sussam Susulmaz Yazmasam Olmaz kitaplarını yazdı. Ayrıca, Komünist Enternasyonelde Faşizmin Tahlili başlığı ile yayımlanan Almanca'dan yaptığı bir çevirisi bulunmaktadır. Almanca ve İngilizce bilir. |